Şubat 2020

Analiz-15

ELMAS VE GÖZYAŞI   “

“Sessizlik en güzel sestir; duyabilen için. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü düşlemektir. Bilmez misin? Ay’ın Hilalden Dolunaya varması için zaman gerekir.” ŞEMS

Hayat bazen zorlar bizleri; sınar en umulmadık yerlerden. Bazen içimizi titretir değişim, bazen bir öcü gibi korkutur kimilerimizi. Çoğu zaman karamsarızdır. Hep kötü bir şeyler yaptığımızı, cezalandırıldığımızı düşünürüz. Çünkü böyle öğretmiştir kolektif karmamız bizlere; koyun ol, sürüde bulun, herkes ne yapıyorsa onu yap, ses çıkarma ki gruptan kovulma, sürüden ayrılırsan kurtlarla baş başa kalırsın. Öğrenilmiş çaresizliktir bize öğretilen çağlar boyunca. Çareyi hep dışarda arar dururuz çoğumuz. Bir başkası bizim yerimize yapsın, bir başkası bizim yerimize adım atsın, bir başkası bizim yerimize ışık olsun ve bizleri aydınlatsın diye bekler dururuz. Çoğu cesaret bile edemez kendi ışığı olmaya. Çünkü zanneder ki, eğer o sonsuz karanlığın içinde yakarsa kendi ışığını ve görürse kendinde var olan o sonsuz aydınlığı, sürüden kovulacak, dışlanacak ve kurtlara yem olacak. Oysa aşığının da, katilinin de o sürüyü yöneten olduğunu fark etmez çoğu zaman. Ama çıkar birileri bazen; kendi ışığını yakar o zihinsel karanlığın içinde. Görür ki o karanlık değil onu oluşturan. Görür ki uyuşturulmuş zihinlerin halüsinasyonudur o karanlık. İşte o tek bir ışık bile fark edilir uyanmayı bekleyen bilinçler için. O yaptıysa ben neden yapmayayım der ve yakar sahte karanlığa kendi meşalesini. Sürüde değil, birlik bilincinde buluşurlar artık aydınlanmış ruhlar. Elbette bazıları o sürüden hiç ayrılmak istemeyecek, safları daha da sıkılaştıracaktır. Çünkü değişim cesaret ister, var olmayı, özgür olmayı haykırmak belli bir çaba gerektirir. Tek başına adım atmak yerine sürüyle birlikte hareket etmek güvenlidir çünkü sorumluluğu her an bir başkasına atabilme lüksü vardır. Oysa tek başına var olmak sorumluluk ister; tüm yaşamın sorumluluğunu kabul etmeyi ve her adımını buna göre şekillendirmeyi gerektirir. Başına her ne geliyorsa bizzat kendi seçimleri doğrultusunda gerçekleştiğini bilir ve başlar kendi karmasının kaldırım taşlarını döşemeye. Satürn’dür işte o sorumluluk, o disiplin, o kararlılık ve o bilgelik. Mars’tır o cesaret ve o ışıktır Güneş ve Ay; zihinlerimizi aydınlatan. Yolda kullandığımız zekamızdır Merkür; vicdanımız, inancımız, yoldaşımızdır bilge Jüpiter. Hayatın keyfine varmak, yaşamın eşsizliğini kucaklamaktır Venüs ve var olmayı seçmektir Rahu. Kabul ettiğimiz, anladığımız ama ona takılı kalmadığımız geçmişimizdir Ketu.

Analiz-15

Son zamanlarda Astrolojiye olan ilginin ve merakın bir çığ gibi büyüdüğünü görüyorum. Özellikle Vedik Astrolojinin kadim bilgeliği cezbediyor birçoğunuzu. Ama astroloji de yazılan bazı yazıları gördüğümde şaşkınlığımı da gizleyemediğimi belirtmem gerekiyor. Gezegenleri bir ucube gibi, bir kabus gibi, sırf bizleri cezalandırmak için orada olduklarını göstermek gibi çaba içinde olan ruhlar görüyorum. Oysa yaradandan hiçbir zaman kötü bir şey gelmedi üzerlerimize, gelmeyecek de! Her şey yolculuğun ileriye doğru hareket etmesi için ve gökyüzünde olan her şey biz gelişelim diye oradalar. Yukarıda da belirttiğim gibi gökyüzünde ki gezegenler; Onlar bizlerin düşmanı değil, yoldaşı. Bir şeyi savaşa da, barışa da dönüştüren bizlerin hastalıklı zihinleri. Kehanet beklemeyin, bir başkasının sizleri aydınlatmasını beklemeyin. Zaten hepimiz o aydınlığın içindeyiz. Kendi ışığınıza sahip çıkın; işte o zaman varoluşun sosuz aydınlığını kavrayabilirsiniz.

Satürn’ün Oğlak yolculuğu başladı. Hepimiz sorumluluğu üstlenmek zorundayız. Disiplinli, özverili ve kararlı bir şekilde yol almalıyız artık. Ayakları yere sağlam basan, değişime direnmeyen, ufak ama istikrarlı adımlarla belirlemeliyiz yolumuzu. Ülkemiz kuruluş haritasında Satürn 8.ev transitini sürdürecek yaklaşık 2,5 yıl ve bu 2,5 yılda gündem 8.ev konuları olan; Dış ilişkiler, ithalat, ihracat, uluslararası anlaşmalar, halkın tepkisi, ölüm oranları, hastalık, kıtlık, deprem, krediler, dış borçlar, faizler, dış politika, vergiler, istikrarsızlık ve beklenmedik sıkıntılar olacak. İşte tüm bu konularla ilgili olarak Satürn bizi deneyimlere tabi tutacak. Bu evin konularına ait değişmesi, dönüşmesi gereken ne varsa eskiyi yıkıp, yeniyi inşa etmemiz için zemin hazırlayacak. 8.ev en zorlayıcı ve enerjileri yoğun çalışan ama dönüşüm enerjisi de o oranda kuvvetli bir evdir. Bu ev adeta kendimizden yeni bir ben yarattığımız ve bunun için yoğun deneyimlere ve dönüşümlere maruz bırakıldığımız bir alandır. Ayrıca Satürn’ün Oğlak transiti boyunca ülke ve dünya gündeminde doğal afetler, hastalıklar, toplu ölümler gibi konularda yerini alacak. 09 Şubat Dolunay’ı Vedik Astrolojiye göre Yengeç burcunda ve Aslesha Takımyıldızında gerçekleşecek. Dolunayın diğer tarafında Güneş hiç de anlaşamadığı Satürn ile koyun koyuna iken yine piyasalar ve özellikle yer hareketleri anlamında bıçak sırtında bir döngüyü yaşatıyor olacak bizlere. 17 Şubat tarihinde Merkür Kova burcunda yılın ilk Retro (Geri) hareketine başlarken 9.evimizde adalet, hukuk, üniversiteler, din ve inanç konularında pek de olumlu gelişmeleri beraberinde getirmeyecek ne yazık ki. Ayrıca yine bu evde 23 Şubat tarihinde Satabisha Takımyıldızında bir Yeni Ay fazı var ki, o dönemde hem toprak hareketleri, hem su ile ilintili konularda doğal afet etkileri taşımakta. 08 Şubat itibariyle Yay yolculuğuna başlayacak olan Mars ise orada hiç iyi enerjiler üreteceğe benzemiyor. Jüpiter ve Ketu’nun hali hazırda orada beklediğini düşünürsek politik anlamda dünya genelinde ciddi boyutlarda sürtüşmeler, gerginlikler, restleşmeler yaşanması olası görünüyor.

Ülkemiz kuruluş haritasında Yükselen ve Ay Nakshatra/Takımyıldızımız Aridra; Elmas ve Gözyaşı sembolü. Biz ise içimizde ki, kuruluşumuzda ki, coğrafyamız da ki cevheri görmek yerine sürekli gözyaşı döküyoruz. Elmas olmak kolay değildir; süreç, kararlılık ve belli şartlar gerektirir. İnandığın, içinde olan potansiyele sonsuz bir güven ve sabır gerektirir. Birlik bilinci gerektirir Elmas olmak, her bir eşsiz bireyin kendi elmasını ortaya koymasını gerektirir. Sorumluluk almayı gerektirir Elmas olmak, kırılgan gibi görünmesine rağmen bir kaya gibi sağlam durmayı da gerektirir.

“Hayat bu; bir bakarsın her şey bir anda son bulur. Hayat bu; bir bakarsın son dediğin an her şey bir anda can bulur.” ŞEMS

 

Sevgi ve Işık Sizlerle Olsun

Vedik Astroloji Evi

 

ÖNEMLİ NOT: Bu sitede yer alan tüm astrolojik yorumlar tamamı ile Hint/Vedik Astrolojisine göre yapılmaktadır

Analiz-15