Rahu-Ketu Transiti

Kriya-Yoga

PEKİ YA ŞİMDİ?

Rahu-Ketu

Karmik Düğümler Transitte

Zaman yanılgısıdır insanın ızdırabı; kendine vurduğu bir prangadır, kaplar tüm benliğini. Ya geçmişimizle boğarız kendimizi ya da gelecek denizinde şuursuzca kulaç atarız bilinmeyene. En değerli olanı unuturuz her zaman çünkü Ego perde çeker gerçeğin üzerine. Bazen aralarız o perdeyi, bakarız bir anlığına benliğimize. Ya korkar kapatırız üstünü ya da sonuna kadar aralarız o perdeyi. Anlarız ki perde hiçbir zaman var olmamıştır aslında. Sadece bakmak ile görmek arasında ki farkın acemisiyizdir. Asıl olan “Şimdi”dir, “An”dır. Değiştirilemez geçmişimizi (Ketu) oluşturan da, gelecekte yapabileceklerimizi (Rahu) belirleyende bu ‘An’ların toplamıdır esasen. Ne koyarsak ruhumuzun heybesine, ne biriktirirsek gönlümüzde onu hasat ederiz yaradılışın sonsuz tarlasında.

Değiştirilemez geçmişimiz KetuYay yolculuğunda en derinlerimizi keşfetmeye davet ediyor bizleri. Bu bildiğimiz davetlerden değil; zira bu davete katılım zorunlu… Bakmaya dahi cesaret edemediğimiz gerçeğimizi görmemizi istiyor Ejderhanın Kuyruğu. Ruhumuzun astral denizinde kaç limana uğradığımızı, hangi deneyimlerden geçtiğimizi, bu günü oluşturan benliğimizi nasıl yarattığımızı anlamamızı istiyor. Kuyruğumuzu ısırmayacağız elbet; zira geçmiş artık yaşandı ve değiştirilemez ama her deneyim bizi bu ‘An’a taşıdı.

Tüm gölgelerimize ışık yakıp, takdir edip, kendimizi affedebilecek miyiz?

Bunu yaparken kendimizi yargılamayı bırakıp olanı olduğu gibi kabul edebilecek miyiz?

Tanrı’nın, Allah’ın, Brahma’nın, Varoluşun… Adına her ne diyorsak diyelim, nasıl inanmayı seçiyorsak seçelim; bize bu harika yuvada ve bu gezegen üstünde müthiş mucizelerin ve olanakların sunulduğunu kavrayıp anlamayı seçebilecek miyiz?

Yarattığımız tüm bu gürültünün içerisinde sessizliğin ülkesindeki ruhumuzun evinde konaklayabilecek miyiz?

Sonsuz potansiyellerimizin efendisi Rahuİkizler yolculuğunda bizleri bilginin sırrına erişmeye davet ediyor çünkü bilgi olmadan keşfetmek ve yaşadığımız muazzam deneyimleri algılamak zorlayıcı ve yıpratıcı. Bu davete de iştirak zorunlu… Sıkı sıkıya tutunduğumuz ve bırakmamak için türlü zihinsel manevralar yaptığımız dünyevi hayatın tüm bilgisine erişip aynı zamanda ruhsal bir bilge olmamızı istiyor Ejderhanın Başı. Ağızlarımızdan ateş saçmayacağız elbet; zira bu dünyaya ateşimizle mühürlediğimiz her çivi ruhumuzun köklerinden bir kabuk sıyırır.

Bunu yaparken bilginin sorumluluğunu almaya cesaret edebilecek miyiz?

Bilgiyi deneyimleştirip kendimize saklamak yerine, tüm dünyayla paylaşma tevazusunu gösterebilecek miyiz?

Hayat ağacının tüm meyvelerinden tek bir ısırık alıp atmak yerine, her meyvenin hazzına varıp, şükredip yolumuza devam edebilecek miyiz?

Varoluşun tüm potansiyellerinin hepimizin hizmetine sunulduğunu ama hepsinin sadece kullanıcısı olduğumuzun ve hiçbir şeyin sahibi olmadığımızın bilincine kendimizi yükseltebilecek miyiz?

Peki ya şimdi Koçlar; aslında neye inandığınızı, adına şans veya kısmet dediğiniz enerjiyi yaratanın siz olduğunu görüp eğer isterseniz bolluğu, bereketi, başarıyı kendinize her an çekebileceğinizi algılayıp sizi aşağı çekenin otorite değil (Müdürünüz, Yöneticiniz, Babanız) bizzat kendi elleriniz olduğunu anladığınızda kendinizi ve başkalarını yargılamadan hayatınızın efendisi olmayı kabul edecek misiniz?

Peki ya şimdi Boğalar; şu an ki halinizle mükemmel ve kusursuz olduğunuzu kabul edip başkalarına gülücük dağıtmak yerine özgür ruhunuzun kahkahasını tüm dünyaya ilan ederek ve kökleriniz de ki güzelliği görüp aslında her zaman tam olduğunuz ve sizi bu ana taşıyan her halinizin bizzat bu kusursuz sizi yarattığını görmeyi seçecek misiniz?

Peki ya şimdi İkizler; bilginizi egosuz ve saf niyetle başkalarıyla da paylaşmanın mutluluğuna erip yaradılıştaki her şeyin birbiriyle bağlantıda olduğunu ama aynı zamanda benzersiz enerjilerden yaratıldığımızı ve bu yolculuğu tamamlayacak olanının yalnızca siz olduğunu kavrayıp bunu yaşamınızda ki tüm ortaklıklara uygulamaya ve herkesi olduğu gibi kabul etmeyi seçecek misiniz?

Peki ya şimdi Yengeçler; sürekli başkalarını suçlayıp tüm sorumluluğu başkalarına atmanın bu kısır döngüyü yaşamanıza neden olduğunu ve başınıza ne gelirse gelsin tüm sorumluluğun size ait olduğunu kavrayıp değişimin dıştan değil içten başladığını anlayıp ruhunuzun engin derinliklerine inmeye hazır mısınız?

Peki ya şimdi Aslanlar; etrafınızda gördüğünüz duvarları inşa eden ustanın bizzat kendiniz olduğunu ve bunların yıkılmasının sadece sizin elinizde bulunan güçle aşılacağını anlayıp yaşama kusursuz bir tablo olarak bakmayı ve Güneş’in size bahşettiği sonsuz parıltının ilk kıvılcımını içinizde ateşlemeniz gerektiğini kavrayıp tüm kabuklarınızı kırmayı seçecek misiniz?

Peki ya şimdi Başaklar; yaşadığınız her deneyimde sorumlusu olduğunu düşündüğünüz köklerinizi, ailenizi, akrabalarınızı seçenin bizzat siz olduğunuzu ve bu deneyimi yaşamayı bilinçli olarak seçtiğiniz gerçeğiyle yüzleşip buna göre hareket etmeniz gerektiğini kavrayıp gitmek istediğiniz yönü belirleyecek olanın sadece siz olduğunu anlayıp bu yolculuğa çıkacak mısınız?

Peki ya şimdi Teraziler; kendinizi olduğunuz gibi kabul edip ve bunu ilan ederken basmakalıp yargılar yerine olanın olduğu haliyle mükemmelliğini görüp dengede olmanın huzuruyla bu yolculuğunuza devam edip kendinizi saklandığınız kabuğunuzdan sıyrılmaya hazır mısınız?

Peki ya şimdi Akrepler; paranın da tıpkı her şey gibi bir enerji olduğunu ve kıtlığı yaratanın kendiniz olduğu gibi bolluğu da yaratanın yine kendiniz olduğu gerçeğiyle yüzleşip, doğuştan size bahşedilen güçlü sezgilerinizle yol alıp dünyevi korkularınız yerine ruh pusulanızı takip etmeye var mısınız?

Peki ya şimdi Yaylar; en büyük keşfin bizzat içinizde olduğunu ve bu mükemmel benliğinizi yaratanın, sizin adına kaos ve yük dediğiniz yüzlerce yaşamın deneyimiyle ulaştığınıza inanıp, bu inanç ve özgüvenle tüm diğer ruhların kusursuzluğunu kabul edip mükemmel ortaklıkların başlangıcını yapmaya hazır mısınız?

Peki ya şimdi Oğlaklar; yaşama dair tüm korkuları yaratanın tıpkı bir çocuk gibi perdenin gölgesini canavar zannedip yorganın altına saklanıp endişelenmenin koca bir yalan olduğunu anlayıp, aslında zihninizin size asırlardır yaptığı gibi kozmik bir oyun oynadığının ve bunun sadece bir illüzyondan ibaret olduğunu görüp isterseniz bir sihirbaz gibi hepsini şu anda yok edebileceğinizi bilmeye ve ruhunuzun gerçekliğiyle sihir yapmaya var mısınız?

Peki ya şimdi Kovalar; kendini paylaşmaya adamış sizler küçük ayrıntılarda boğulmak yerine büyük resmin sizlere sunduğu sonsuz bilginin gerçeğiyle yüzleşirken bunun sorumluluğunu almaya ve bunu esnek, yargısız ve olduğu gibi insanlarla paylaşmaya hazır mısınız?

Peki ya şimdi Balıklar; ulaşmak istediğiniz hedefe gitmenin ilk adımla başladığını ve yolu tamamlatanın tek tek atılan o adımlar olduğunu kavrayıp gerekli disiplini, sabrı ve sebatı gösterip yaşamı bir bütün olarak görüp neşe keyif ve coşkunun şu andan olduğunu kavrayıp ilk adımınızı atmaya hazır mısınız?

 

Varoluş sosuz bir bilgi denizidir, yeter ki biz okumayı bilelim. Ruhumuzu her okuduğumuzda yeter ki anlamayı bilelim. Bu kusursuz yeryüzünde bildiğimiz her şeyi, yeter ki deneyimleyelim.

“Kapılar elbet açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman? Bilmem! Yeter ki o kapıda durmayı bil” der Rumi.

Peki ya şimdi başlıyor muyuz?

Sevgi ve Işık Sizlerle Olsun

Vedik Astroloji Evi

20.03.2019